Göstergebilim konusu nedir
s.12. Devinimli görüntü, bütün yazılı materyalleri içeren grafik çizimler, kaydedilmiş konuşmalar, müzik, gürültü veya ses efektleri bu bilgi kanalları arasında sayılır. Nazmi Ulutak, Aslı Tunç, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi. Saussure, Peirce ve Jacobson’un görüşlerinden hareketle kendine özgü bir alımlama göstergebilimi geliştirmiş olan Eco çağdaş göstergebilimin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır.
Öte yandan kod, mesaj, sistem, metin, yapı, paradigma gibi kavramlar en çok dilbilim alanında geliştirilmiş olsalar da sinema kuramcısının da kullanımına açıktır. Hatta bazı göstergebilimciler, herşeyin göstergebilimsel yönden çözümlenebileceğini savunurlar; onu büyük ve küçük her şeyin anlamını çö- zen anahtar olarak görürler.
yüzyılın ilk yarısında Saussure’ün dilin bir göstergeler dizgesi olduğunu savunmasıyla öngördüğü göstergebilim, Peirce’ün mantıkbilimi çerçevesin- deki geliştirimleriyle bağımsız bir bilim dalı haline gelmiştir. Bu da esere başka bir boyut kazandıracaktır.
Mikhail Bakhtin metinlerarasılık üzerinde önemli çalışmalara imza atmış, özellikle diyalojizm kavramıyla metinlerarasılık kuramına yeni bir boyut kazandırmıştır.
Although the concept of sign emerges since the very old times, the Semiotics, as a science, make its progress during the 20th century. 26 Barthes, Eléments de Sémiologie (1965; Göstergebilim İlkeleri), Introduction á L’analyse Structurale des Récits (1966; Anlatıların Yapısal Çözümlemesine Giriş), Système de la Mode (1967; Moda Dizgesi) gibi eserleriyle de 21 Rifat, Mehmet, a.g.e., s.25.
Hatta C. Morris, göstergebilimin bunları içerdiğini düşünmektedir. Rus Biçimcileri özellikle anlatı yapıları, düzyazı ve şiir kuramı ilgili çözümlemeleriyle çağdaş göstergebilimin gelişmesini sağlamışlardır. ve Oswald Ducrot. “Collected Papers”ta (1931-58) yer alan kuramsal görüşler göstergeyi yorum ve temsil özelliğiyle tanımlar.
Peirce’in, Saussure’den farklı olduğu nokta, göstergenin dizge içinde bir biçim ile anlamın buluşması gibi yani ikili düzlemde değil; zihin, yorum ve temsilden oluşan üçlü bir düzen biçiminde tanımlanmasıdır.
(Andrew, 2010: 331-332) Metz, kodları kültürel ve özgül olmak üzere ikiye ayırır. Metz, bu girişimine sinemanın “semiyotiği” adını verir. Sofist filozof Prodicus, uygun seçilmiş kelimelerin etkili bir bildirişim için şart olduğunu savunmuştur. Henüz böyle bir bilim var olmadığından, onun nasıl bir şey olacağını söyleyemeyiz ama kurulması gereklidir, yeri de önceden belirlenmiştir.
Göstergenin simge değeri öne çıkar. (Büker, 1985/b: 42) Bu kodlar di- zisi çerçevesinde Metz -Eco gibi- en ikonik göstergede bile kültürel kodlar olduğu için anlamın büyük oranda kültüre bağlı olduğunu iddia eder. Büker, S., (1985/b), Sinema Dili Üzerine Yazılar, Ankara, Dost.